YERLİ MALI HAFTASI’NI KUTLAMAK ÇAĞDIŞILIK YA DA NOSTALJİ Mİ?
Mustafa Kaymakçı
Resmi adıyla “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olan ve 12-18 Aralık tarihleri arasında Türkiye’de bütün okullarda kutlanan “Yerli Malı Haftası”, çağdışılık ya da nostalji mi?
Bu soruyu tartışmadan önce, sanayi ürünleri yanında bir zamanlar tarım ülkesi olarak öğündüğümüz ülkemizin durumuna bir bakalım.
Ziraat Mühendisleri Odası ve Türkiye Ziraatçılar Derneği gibi tarımla ilgili örgütlerin yanı sıra bütün yurttaşların bildiği bir gerçekle karşı karşıyayız.
Rusya’dan buğday ve pirinç, Ukrayna’dan buğday,Çin’den fasulye,kayısı ,kuru sarımsak,ABD’den fındık ve badem,Güney Afrika’dan satsuma mandalina,Şili’den sofralık üzüm,İtalya ve Şil’den elma,Kosta Rika’dan kavun,İtalya’dan kuru üzüm,İran’dan karpuz, kuru kayısı,lahana,İspanya’dan marul,sıkı durun Madagastar’dan kuru börülye, Balkan ülkeleri dahil dünyanın dört bir yanından canlı hayvan ve kırmızı et ithal etmişiz ve etmeye devam ediyoruz.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir konu da şu:Kimileri tarımsal üretimdeki toplam artış var diyebilir.Sorun Türkiye’de nüfus başına tarımsal üretimin artmadığıdır.
Tarımdaki zafiyet, çiftçilerimizin giderek tarımsal üretimden kopmasından kaynaklanıyor.2002’de tarımın istihdamdaki payı yüzde 34.9 iken , 2024’ün ikinci çeyreğinde yüzde 14.8’e gerilemiş.bir başka ifadeyle bu pay 7.5 milyondan 4.8 milyona düşmüş.
Çarşılarımızda yabancı mal ve markalardan geçilmiyor. Çoğumuz yabancı markaları tercih ediyoruz.Bunların bir kesimi işçiliğin daha ucuza olduğu ülkelerden geliyor,bir kesimi de kendi ülkemizde imal edildiği halde yabancı markaya sahip olduğu için yeğleniyor.
Her yıl dış ödemeler dengesi açık veriyor. Türkiye’nin yıllıklandırılmış verilere göre, Ekim 2025 ayında cari açık yaklaşık 22,0 milyar ABD doları olurken, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret dengesinde de 67,3 milyar ABD dolar açık verildiği bildiriliyor. Tarım ürünleri dahil her şeyi ithal eder olmuşuz.
DIŞ ÖDEMELER DENGESİNİN AÇIK OLMASI İLE YERLİ MALI KULLANIMI ARASINDA İLİŞKİ VAR MI?
Dış ödemeler dengesinin açık olmasının birçok nedeni var:
- En önemli nedeni,1980 yıllardan itibaren 12 Eylül Askeri Darbesi ile devreye sokulan neoliberal politikalar. Neoliberal politikalara örtük adıyla Küreselleş(tir)me denildi.Bu politikalar ile devletin aşamalı olarak ekonomiden elini çekmesi kamu kitlerinin özelleştirilmesiyle sağlandı. Gümrük duvarları düşürüldü.Desteklemeler,küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine,büyük işletmelere aktarıldı.Küçükler yok edildi.
- Avrupa Birliği(AB)’ne alınmadan Gümrük Birliği’ne girildi. Bunun birçok olumsuzlukları ortaya çıktı. Örneğin dış ticaret artık Brüksel’de belirlenen politikalarla yürütülüyor. Üstelik Türkiye, tam üye olmadığı için alınan kararlarda söz sahibi değil.AB’nin üçüncü ülkelerle yapmış olduğu Serbest Ticaret Anlaşmaları ile Çin gibi ülkelerin malları bile yurdumuza AB malları gibi giriyor. Neredeyse gümrük alınmıyor.
- AB ve ABD gibi ülkeler,ellerindeki stoklar birikince olağanüstü fiyat indirimi yapıyorlar.Bundan yararlanmak isteyenler, içte mal üretmek ya da çiftçinin malını almak yerine,dışarıdan daha ucuza buldukları malları ithal ediyorlar.Bu durum,fabrikaların kapanması ile işsizliği yarattığı gibi kırsalın fakirleşmesine neden oluyor.
- Kitlerin özeleştirilmesi ve yabancılar tarafından satın alınması ve ucuz ithalat,Türkiye’nin araştırma-geliştirme(ARGE) çalışmalarını da olumsuz etkiliyor. Çoğu firma,ARGE çalışmalarından çekilmiş durumda.Örneğin Telataş’ın yabancılar tarafından alınmasıyla Arla adındaki araştırma birimi kapatılıyor.Tarımda tohumluk ve damızlık açısından dışa sürekli bağımlılığın nedenlerinden birisi bu. İthal edilen her malın bedelinin yüzde 20’ si kadar bir kaynak yabancı ülkelere ARGE desteği olarak aktarılmaktadır.
Kısaca, ithalat yerli mal üretimini ve tüketimini olumsuz etkiliyor ve bağımlılığı artırıyor. Bu nedenle yerli malları kullanmak;
- Dış borç yükünden kurtulmak ve sermaye birikiminin sağlanması ,
- İstihdamın artması ile işsizliğin ve yoksulluğun azalması,
- Vergi ve harçların Türkiye ekonomisine katkı sağlaması,
- Dünyadaki çalkantılardan en alt düzeyde etkilenmek ve Türk firmalarının yurtdışında var olabilmesi için kaynak ve bilgi birikimlerinin artması açısından zorunlu.
“Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası”’nı kutlamak yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı, küreselleş(tir)me yanlılarının sürdükleri gibi, çağdışılık ya da nostalji değil,tam tersine yurtseverlik.
Küreselleş(tir)me, zengin ya da metropol sermayenin kârlılıklarını sürdürmek için uyguladıkları yeni-liberal politikaların bütünü. Bu amaca yönelik olarak, dünya ekonomileri tek bir pazara dönüştürülmek istenmektedir. Bu da ulusal devletlerin denetim güçlerinin yok edilmesi, en azından sınırlandırılmasıyla olası.
Küreselleş(tir)me ideologları, küreselleş(tir)meye karşı çıkmayı, dünya ticaretinden pay alma etkinliklerine karşı çıkmak şeklinde yorumlamaktadırlar. Oysa yeni-liberal politikaları kabul etmeden, ulusal ve devletçi-planlamacı ekonomilerle de dünya pazarına çıkmak olasıdır. Bu iki konu, sürekli ve kasıtlı olarak birbiriyle karıştırılmakta.
Küreselleş(tir)meciler, bağımsız kalkınma fikrini marjinalleşme tehlikesi olarak görüyorlar. Onlara göre: “Ekonomide bağımsız kalkınma girişimleri, Türkiye’yi tekelci şirketlerle eklemlenmiş fason üretim siparişlerinden bile mahrum bırakacak ve daha da fakirleşmeye neden olacaktır.”
Türkiye, tekelci şirketlerin güdümünde neoliberal politikaları uygulamaya çalışıyor. Bu bağlamda “Ekonomiyi ne kadar liberalleştirirsek piyasa dinamikleriyle kendiliğinden kalkınırız. Liberalleşme olmazsa, yabancı sermaye de gelmez” gibi fikirler kamuoyuna pompalanmaktadır. Neredeyse herkes liberal olmuştur. Devletçi olanları bile fikirlerini örtük bir şekilde belirtir duruma gelmişlerdir. Ancak bugünün gelişmiş ülkelerinin liberal küresel sistem ile değil, güdümlü ve koruyucu bir ekonomik düzenle bu düzeye geldiği unutturulmuştur .Bütün bu durumlar dikkate alındığında, Türkiye gibi çevre ülkelerinin dünya pazarlarına devletin öncülüğünde ya da kamu ağırlıklı firmalarla çıkabilme ve rekabet edebilme olanağının olduğu gözlemlenmektedir.
YERLİ MALI KULLANIMINI ARTIRMAK İÇİN NE YAPMALI?
Öncelikle güçlü bir ekonomiye sahip olunması gerekiyor. Bu amaçla:
- Bağımlılığı yaratan neoliberal politikalar yerine halkçılık temelinde planlı karma ekonominin yeniden devreye sokulması,devletin kitleri yeniden kurması,
- Tekeller yerine küçük ve orta ölçekli sanayi ve tarım işletmelerinin kooperatifleşme ile desteklenmesi,
- Teknoloji konusunda dışa bağımlılığı kıracak ARGE etkinliklerine ayrılan kaynakların artırılması ve eşgüdümün sağlanması ,
- Gümrük Birliği’nden çıkılması ,
- Ve tüketicilere küçük yaşlardan itibaren yerli malların kullanmasını özendirecek önlemlerin alınması gerçekleştirilmelidir.
Azim ve Karar, 15 Aralık 2025