‘ASRIN VURGUNU’
Suay Karaman
11 Kasım Salı günü İstanbul Anakent Belediyesi ile ilgili soruşturma için hazırlanan iddianame yaklaşık 237 gün sonra tamamlandı. 3739 sayfadan oluşan iddianamede toplam şüpheli sayısı 407 olarak açıklanmış ve Türk Ceza Kanunu’nun suç saydığı 143 eylem değerlendirilmiş. İddianamede İstanbul Anakent Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, suç örgütü lideri olarak tanımlanmış ve örgütün suç işleme tarihi, İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye başkanlığı zamanından itibaren başlatılmış.
Bizler buna benzer olayları daha önce de görmüştük. 14 Temmuz 2008 tarihinde açıklanan ve 13 ay gibi uzun bir sürede hazırlanan Ergenekon soruşturmasının iddianamesi de 2455 sayfa ve 442 klasör olmak üzere yaklaşık 200 bin sayfadan oluşturulmuştu.
Siyasi iktidar tarafından Ergenekon, Balyoz, Casusluk, 28 Şubat gibi davalar açılmış, Türk Silahlı Kuvvetleri çeşitli kumpaslarla darmadağın edilmişti. Kozmik Oda’ya bile girilmiş ve en gizli savunma bilgileri yurtdışına sızdırılmıştı. Genel Kurmay Başkanı, terör örgütü lideri olarak yargılanıp mahkûm edilmiş ancak Anayasa Mahkemesi kararıyla cezaevinden salıverilmişti. Nereden nereye geldik: O gün Genel Kurmay Başkanına terör örgütü lideri diyenler, bugün elli bin kişinin ölümünden sorumlu PKK terör örgütünün bebek katili olan başı için ‘kurucu lider’ ifadesini kullanmakta sakınca görmemektedir.
Bu kumpas davaları ile üniversitelere ve medyaya da el konuldu. Bunun yanında hem topluma büyük bir korku salındı hem de Türkiye’nin ‘Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ yapısını oluşturan kurumlar yerle bir edildi. Haksız yere tutuklanan birçok kişi cezaevinde sağlığını ve bazıları da yaşamını yitirdi.
İstanbul Anakent Belediyesi ile ilgili hazırlanan iddianame, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve Türkiye’nin üniter ve laik yapısını çökertmeyi planlayan ABD, CIA, AKP, FETÖ, ikinci cumhuriyetçilerin ve liberallerin ortak yapımı kumpas davalarının iddianameleriyle büyük benzerlik taşımaktadır. Hazırlanan iddianamenin içeriği dolu olmadığı gibi, bomboş da değildir. Ne yazık ki ülkemiz bir hukuk devleti olma niteliğini yitirdiği için, bu davanın sonucundan ne çıkacağı belli değildir. Ahlaksızlığı ve yolsuzluğu her kim yapıyorsa, mutlaka hesabının sorulması gerekir. Ancak bu iddianamenin arkasında hukuktan ve iyi niyetten yoksun hareket eden güçlerin olduğunu da bilmek gerekiyor.
Tıpkı Ergenekon kumpasında olduğu gibi, İstanbul Anakent Belediyesi için hazırlanan iddianamede de örgüt şeması yapıldı ve Ekrem İmamoğlu örgütün başı olarak değerlendirildi. Ergenekon kumpasında da Genel Kurmay Başkanı örgütün başı olarak nitelendirilmişti. O günlerle bu günler benzeşmektedir. Ergenekon ve Balyoz davalarında önce Taraf ve Zaman gazetelerinde isimler yazılır sonra arkasından tutuklamalar gelirdi. Şimdi iddianame önce 11 Kasım Salı sabahı Yeni Şafak Gazetesinde ‘Asrın Vurgunu’ manşetiyle duyuruldu, ardından saat 14:30’da iddianame açıklandı. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarını yapanlar şimdi yurt dışına kaçtılar ve yakalanamıyorlar. Bu işlerin hep böyle gitmeyeceği bilinmektedir; zaten o yüzden siyasi iktidar çaresizdir ve özellikle muhalefete saldırmaktadır.
Bu iddianameye göre CHP’nin kapatılması da gerekiyormuş. 1950 yılında iktidar olan Demokrat Parti, CHP’nin mallarına, binalarına el koydu, işi kapatmaya doğru götürüyordu. Siyasi iktidar da şimdi aynı yolu denemeye çalışıyor. Amaç CHP’nin birinci parti olmasından duyulan rahatsızlık. Çünkü biliyorlar ki, iktidarı yitirirlerse kendileri için iyi olmayacak. Savcılar da benzer iddianameler hazırlayacak. O yüzden CHP’nin kapatılmasının ya da partinin bölünmesinin yolunu arıyorlar. Ama bu boş bir uğraştır, örgütlü toplum bunları da aşacaktır.
Azim ve Karar, 17 Kasım 2025