TARIMIN ACIKLI DURUMU ÜZERİNE MANZARALAR ve UMUT ÇİÇEKLERİ

TARIMIN ACIKLI DURUMU ÜZERİNE MANZARALAR ve UMUT ÇİÇEKLERİ
2 Temmuz 2025 13:27
3
A+
A-

Mustafa Kaymakçı

Türkiye’de tarımsal üretimin ve onun başlıca çıktısı olan gıda ürünlerine ulaşımın çok sayıda sorunu var. Bir başka deyişle tarımını acıklı durumu söz konusu.

Tarımın Acıklı Durumu Üzerine Manzaralar”a örnekler vermeden önce, bu durumun kök nedenine bir bakalım.

Tarımın Açıklı Durumunun Kök Nedeni Ne?

Birincisi,1980’li yıllardan beri uygulanan tarım politikalarıyla, çokuluslu gıda ve tarım şirketleri yönlendiriciliğinde, özellikle işletmelerin büyük bir çoğunluğunu oluşturan aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine, şirket tarımcılığının  öne çıkarılması ve olağanüstü desteklerle özendirilmiş olması.

İkincisi ise, çiftçilerin güçlü örgütlere sahip olmaması. Çok sayıda çiftçi örgütü olmasına karşın  işe yaramaması.

Bu iki etmenin sonucu olarak kırsaldan kentlere göç başladı ve sürüyor. Tarımsal nüfus azaldığı gibi çiftçilerin yaş ortalaması neredeyse 60’a dayandı. Önemli miktarda toprak ekilmediği için  insan başına tarımsal üretim artmadı.

Lütfen kimilerinin “Tarımda Avrupa’da birinciyiz” sözlerine bakmayın.  Önemli olan insan başına üretimin artmasıdır.

Tarımda Maliyet Enflasyonu Dayanılmaz Düzeyde

Tarımda maliyet enflasyonu,girdi maliyetlerinin giderek artmasından etkiliyor. Girdi maliyetleri arasında mazot, gübre, ilaç ve sertifikalı tohumun toplam maliyet içindeki payı, oldukça yüksek bir seyir izliyor.

Örneğin  uzmanlara göre Türkiye, tükettiği gübrenin yarısını ithal ediyor. Ancak Türkiye’de üretilen gübrenin hammaddesi  de, yüzde 80-90 oranında ithalatla karşılanıyor.

TÜİK verilerine göre son 1 yılda gübre fiyatında yüzde 152 oranında artış yaşanmış.  Buna karşılık çiftçiler ve sektör temsilcileri  ise bu artış miktarının, gerçekte yüzde 315 civarında seyrettiğini kaydediyorlar.

Son bir haber: Haziran 2025 ayında 19 bin 625 TL olan ÜRE gübresinin fiyatı yüzde 38.5 oranında artarak 27 bin192 TL olmuş. Peki, en büyük üreticilerin  Eti Gübre (Bir Cengiz Holding İştiraki), Yıldızlar Entegre Holding ve Gübretaş  olduğunu çok kişi biliyor mu?

Tarımsal Destekler: Yetersizlik ve Mağduriyet

Tarım uzmanları,2006’da çıkarılan  Tarım Kanunu’na göre, tarım kesimine devlet bütçesinden ayrılacak kaynağın, gayrisafi milli hasılanın yüzde 1’inden az olmaması  amir hükmünün  uygulanmadığını belirtiyorlar.

Örneğin bu oran  2024 yüzde 0.2 olarak gerçekleşmiş. Buna karşılık  2024 yılında bu pay, Avrupa Birliği’nde yüzde 20, ABD’de yüzde 12 ve  Kanada’da   yüzde 9 gerçekleştirilmiş. Kimileri Kanada’dan bile neden mercimek ithal ediyoruz diye  soruyor.Cevabı açık değil mi?

Çiftçi Borç Sarmalı İçinde

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun verilerine göre, üreticilerin bankalara toplam borcu son 1 yılda yüzde 47 artarak 631 milyar TL’den 927 milyar TL’ye yükselmiş. Borç,neredeyse 1 trilyon  TL’ya erişmiş.Takipteki çiftçi borçları ise Şubat 2024’te 2 milyar 229 milyon TL iken Şubat 2025’te 4 milyar 661 milyon TL’ye çıkmış. Çiftçinin icralık borçlarında da  2.1 katlık artış yaşanmış.

Çiftçiler Ekonomik olarak Örgütsüz

Örgütlerin, teknik ve ekonomik etkinlik alanları çatıştırılmış ve gereksiz sürtüşmeler ortaya çıkarılmış ve ekonomi politika oluşturmada etkinlikleri oldukça sınırlı kalmış. Çünkü ekonomik örgütlenmede KOOPERATİFLERİN PAYI oldukça düşük. Türkiye ortalamasını yüzde 3 düzeyinde ve bu durum yetiştiricileri yabancı+yerli tekellerinin egemenliğine mahkum etmiş.

Özetle, çiftçi ürünlerini maliyetinin çok altında yabancı+yerli tekellere pazarlamaya çalışırken kentlerde yaşamakta olan insanlar da  bu ürünleri alamayacak  duruma gelmiş.

Çiftçiden Tüketiciye Kadar Pazarlama Kanalı Çok Uzun

Çiftçiden tüketiciye kadar pazarlama kanalı çok uzun. Örneğin  sütte; üretici, toplayıcı, fabrika ya da mandıra işleyicileri, toptancı, dağıtıcı, AVM  ya da bakkal, ette; üretici, celep, toptancı kasap, et işleyicileri, toptancı, dağıtıcı, kasap ya da AVM var.

Bunun nedeni, kanalda rol alan aracıların çiftçinin ürettiği artı değere el koyması. Bunlara bir de  nakliye bedeli (toplam enerji tüketiminin yüzde 5-17) eklenince, tüketici de ürüne  pahalıya ulaşıyor ya da ulaşamıyor. Semt  pazarlarının durumunu görmüyor muyuz?

Mevsimlik Tarım İşçilerinin Sorunları Dayanılmaz Durumu

Türkiye’de 1 milyonu aşan mevsimlik tarım işçisi  var.  İşçiler  genellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinden Nisan ayında yola çıkıyor ve 4 ila 8 ay arasında değişen sürelerde Türkiye’nin farklı bölgelerindeki 50 ilde tarım alanında çalışıyor. Tarımsal üretim takvimini takip ederek çalışan mevsimlik tarım işçilerinin büyük çoğunluğu kayıt dışı ve sosyal güvenceden yoksun.

Mevsimlik Tarım, aracılar (dayı başı, çavuş, elçi) kullanılarak gerçekleştiriliyor. İşçilerin bilgi ve bilinçleri yetersiz, örgütlenme kapasitelerinin ise yok denecek düzeyde. İşçilerin barınma, sağlık, eğitim, ulaşım, sosyal dışlanma, sosyal güvenlik ve asayiş sorunları dayanılmaz durumda.

En çok sorunu da çocuklar yaşıyor. Siz kızgın güneş altında Kınık ilçesinde (İzmir) domates kurutmaya çalışan  ana-babaların yanındaki çocukları gördünüz mü?

Ve Günceldeki Sorun: Zeytincilik Yasa Tasarısı

Zeytin Yasası” olarak bilinen torba yasa teklifi, Haziran 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gündeme alındı. Yaklaşık 26 saat süren komisyon görüşmelerinin ardından, öneri  19 Haziran 2025’te Meclis Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’ndan geçti. Şimdi Genel kurul aşamasında. Çıkarılması istenen  yasayla, maden için zeytinlikler ranta açılmak isteniyor.

Zeytinliklerin yanı sıra torba yasasının gerçekleşmesi durumunda, Türkiye’nin su kaynakların da   zarar görecek.

İnsanın aklına bir Amerikan yerlisinin söylemiş olduğu sanılan  söz geliyor: “Son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda, son nehir zehirlendiğinde, işte o zaman paranın yenmediğini anlayacaksın.”  

Biz de ekleyelim.” Madeni  mi yiyeceksiniz?”

VE UMUT ÇİÇEKLERİ

Bütün  bunlara karşı Türk toplumu,yıllardır   köylüsüyle,kentlisiyle maden yasalarına, mera ve tarım topraklarının imara açılmasına karşı tepki gösteriyor. Çünkü milli güvenliğin ilk koşulunun  su ve tarım olduğunu, bu nedenle ekosistemleri yaşatmak zorunda olduğunu  dile getiriyorlar.

Halk, kulluktan çıkarak yurttaşlık bilincine ulaşan bir zihniyet devrimini örgütlüyor.

Halk, Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet idealini gerçekleştirme doğrultusunda  adımlar atıyor.

Azim ve Karar, 2 Temmuz 2025