İMRALI YOLCULARI
Suay Karaman
28 Şubat 2013 tarihinde Milliyet Gazetesi’nde İmralı Tutanakları yayımlanmıştı. Elli bin insanımızı öldüren terörist başı Abdullah Öcalan, İmralı’da şöyle ifade vermişti: “CHP bu sürecin dışında kalmamalı. Gerekirse Baykal ve Sav gibi isimler tasfiye edilmeli. Yeni CHP bu süreci taşıyabilir.”
Kemal Kılıçdaroğlu ile “Yeni CHP” olan Atatürk’ün CHP’si, ulusallığa ve Atatürk ilkelerine uzak durarak, partiyi bölücülere, dincilere, ikinci cumhuriyetçilere açmakta sakınca görmedi. Şimdiki CHP yönetimi de ‘normalleşme’ gerekçesiyle siyasi iktidarın “Terörsüz Türkiye” masalına inandı ve bütün uyarılara karşın ihanet komisyonuna girmekte sakınca görmedi.
Emperyalizmin isteğiyle kurulan bu ihanet komisyonunda bulunmanın sonucunda, bebek katili, PKK terör örgütünün başıyla görüşme yapılacağı da belliydi. 14 Kasım 2025 tarihinde yaptığı açıklamada CHP genel başkanı şöyle demişti: “İmralı’ya gidip gitmeyeceğimize karar vermek için AK Parti’nin İmralı kararını bekliyorum.” CHP gibi kurucu partinin böyle önemli bir konuda alacağı kararı AKP’nin tavrına göre belirlemesi, partinin ne kadar yanlış yönetildiğini kanıtlamaktadır. 31 Temmuz 2025 tarihinde yaptığı açıklamada CHP genel başkanı; “İmralı’da ne işimiz var?” demişti. Çelişkilerle dolu söz ve eylemlerle sonuca varmak mümkün değildir.
Emperyalistlerin isteğiyle MHP genel başkanının başlattığı bu ihanet sürecinde, sözde milliyetçi MHP, bölücülükte son noktayı koydu. Böylece toplum, eli kanlı terörist başına ‘kurucu önder’ diyen, adından başka hiçbir şeyi milliyetçi olmayan partiyi de tanımış oldu. Aslında 12 Eylül 1980 öncesinde bu milliyetçi geçinen partinin de eli kanlıydı. MHP genel başkanı 18 Kasım Salı günü partisinin grup toplantısında “kimse gitmezse alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkânlarımla İmralı’ya gitmekten, bir masa başında yüz yüze gelmekten imtina etmem” dedi. MHP genel başkanının amacı, kurulan komisyonu köşeye sıkıştırarak, en kısa sürede milletvekillerinin PKK teröristinin ayağına gitmesini sağlamak ve böylece bebek katili teröristi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi muhatabı haline getirmek.
CHP’nin katılmadığı ihanet komisyonu toplantısında 21 Kasım 2025 tarihinde yapılan oylamada üçte iki-nitelikli çoğunluk sağlanarak AKP, MHP, DEM, EMEP ve TİP’in oylarıyla İmralı’ya gidilmesi kararı çıktı. Şimdi alınan karar gereğince cumhuriyetin meclisi, bebek katilinin ayağına gidecektir. Devlet terörist başının ayağına gitmez. Devletin sorunları gayri resmi aktörlerle, teröristlerle değil, demokratik kurumlarla çözülür. Bu süreç ülkemizin demokratikleşme sürecine de zarar verir. Elli bin insanımızın ölümüne neden olan eli kanlı teröristten çözüm beklemek, hayalin de ötesindedir, bu iddia korkunçtur.
Bu olay Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin tıkanmasının en büyük nedeni olacaktır. İmralı’ya gidiş olayı ne toplumsal barışa katkı sağlayacaktır ne de demokratik siyaseti güçlendirecektir. Devleti temsil eden bir komisyonun İmralı’ya gitmesi, sadece eli kanlı terörist başını ‘meşru siyasi aktör’ konumuna getirecektir. Eli kanlı bir katile siyasi kimlik kazandırma çabası, ‘terörsüz Türkiye’ masalı diye ve demokrasi diye millete yutturulmaya çalışılmaktadır. Vatan sevgisi olanlar, onuru olanlar, PKK terör örgütü ile görüşmez. Eğer eli kanlı PKK terör örgütünün başına bir şey sorulacaksa ilgili hakim gider sorar, devlet teröristin ayağına gitmez.
İmralı’ya gitmeme kararı aldığını açıklayan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, “terörsüz Türkiye sürecine desteğimiz devam edecek” diyerek, partinin çelişkilerine bir yenisini daha ekledi. Ancak hiç şüphesiz ki İmralı’ya gitmeme kararı çok olumludur. Bu karar üzerine CHP’ye karşı özellikle DEM partiden eleştiriler başladı ve aynı akşam CHP Van İpekyolu ilçe örgütüne saldırı yapıldı. Çünkü emperyalizmin oyununa çomak sokuldu.
CHP için yıllarca ‘Kandilci’ ve ‘CHPKK’ diyen AKP ile MHP tayfasına sormamız gerekir: PKK terör örgütüne kucak açan, bebek katiline övdüler düzenler kimlermiş? Geçmişte Fethullah Gülen’e “ne istedilerse verdik” diyenler bugün eli kanlı teröriste ne isterlerse vermek istiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türk Milletine karşı işlenen bu suça ortak olan İmralı yolcuları dahil herkes bir gün mutlaka yargılanmaktan kurtulamayacaktır.
Büyük önderimiz Atatürk’ün kurduğu üniter, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmeye yönelik, yeniden Sevr dayatmasına doğru götürülen emperyalizmin hazırladığı bir plan yürütülmektedir. Ama Türk Milleti buna izin vermeyecektir. Emekli Albay Orkun Özeller’in şu sözüne kulak vermemiz gerekir; “velev ki Öcalan çıkıp meclise geldi. O gün benim son günümdür. Ya Öcalan’ı yakalar öldürürüm ya da devletin polisi, askeri beni orada vurur. Bu milletin Kubilayları bitmez, bu milletin Hasan Tahsinleri bitmez.”
Azim ve Karar, 24 Kasım 2025