HUTBE

Ceyhun Balcı
Diyanet, Cumhuriyet’e cumhuriyetin omuzundan ateş ediyor.
Son örnek 15 Ağustos Cuma hutbesi.
Hutbe, sözlükte etkileyici konuşma olarak karşılıklandırılmış. Hatip de bu konuşmayı yapan kimse olarak. Sözlük anlamının ötesinde hutbe camilerde yapılan bir konuşma. Cuma ya da bayram namazları hutbe için uygun ortamlar.
Hutbe, topluluğa öğüt anlamıyla öne çıkıyor. Elbette, bu öğüdün çağın gereklerine, ülkenin yasalarına aykırılık içermemesi gerekir.
Toplumumuzda hutbenin taşıyabileceği değeri kestirmek güç olmasa gerektir.
Eski Türklerde bir dizi simge ve nesne hükümdarlık alameti olarak tanımlanmıştır.
Hutbe, Türklerin İslâmiyeti kabulü sonrası hükümdarlık alametlerine eklenmiştir.
Hutbe Cumhuriyet kurulduktan sonra da varlığını sürdürmüştür. Cumhuriyete ve devrimlere meydan okumamak koşuluyla.
Cumhuriyetle var olan diyanet kurumunun Cumhuriyet’e saldırması akla getirilemeyeceği gibi buna izin verilmesi de söz konusu olamazdı.
Bugünün diyanetinin işi ihanete vardırmış olması yanıltmasın!
Milli mücadele sırasında, Cumhuriyetin kuruluşunda ve elbette devrimlerin yaşama geçirilmesinde din adamlarının önemli katkısı olmuştur.
Denizli Müftüsü Ahmet Hulûsi’nin (1861-1931) İzmir’e Yunanların ayak basmasından saatler sonra gösterdiği tepki ve örgütlenme unutulabilir mi? Ahmet Hulûsi Efendi’nin “İşgal edilen memleket halkının silaha sarılması dini bir görevdir…” sözlerine paha biçilebilir mi?
Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi (1868-1921) ve Amasya vaizi Abdurrahman Kâmil’in (1850-1941) çabaları olmasa Amasya Genelgesi’nin yayımlanamayabilirdi.
Diyanet İşleri’nin ilk başkanı ve zamanın Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat’ın maddi, manevi katkıları unutulabilir mi?
Elmalılı Hamdi Yazır’ın kutsal kitabı Türkçe’ye kazandırması başlı başına devrim sayılmaz mı?
Bundan 100 yıl önce Mustafa Kemal Paşa’ya idam fetvası veren Mustafa Sabri’yi onaylayan Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’a (1867-1923) özenilmiş olduğu anlaşılıyor son hutbeden.
Son hutbeyle gelinen noktada Cumhuriyet kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, önemli devrimlerden medeni yasayı ateş altına aldığı görülmektedir.
Anayasal suç da işlemiştir bu son hutbesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı.
Bağımsız yargının yerinde yeller estiği için bu anayasal suç da öncekiler gibi sessizlikle izleniyor.
Son günlerde hız kazanan etnikçi açılım ve onun koçbaşı olan komisyonu güzellemek isteyenlerin her fırsatta başvurduğu “eşit yurttaşlık” dört dörtlük ayrımcılık anlamına gelen hutbeden sonra gerçekten gerekecek gibi görünüyor.
Çözüm açık ve net!
Yeniden Cumhuriyet.
Azim ve Karar, 19.08.2025