GİZLİSİ, SAKLISI…

GİZLİSİ, SAKLISI…
9 Ağustos 2025 17:02
103
A+
A-

Ceyhun Balcı

Komisyon kuruldu. Çalışmalarına başladı.

Adı da her kesimi hoşnut kılacak şekilde belirlendi.

İkinci toplantıda yapılacak sunumların duyarlı bilgiler içermesi gerekçe gösterilerek “gizlilik” kararı alındı.

Olağan karşılanabilecek bir karardı.

Bu toplantıda gizlilik olmaması paylaşılan bilgilerin başkalarınca da bilinmesi sonucunu doğururdu. Bu da istenen bir şey olmazdı.

Bu karar alınınca kendi kendime sordum!

Türkiye’nin gizlisi, saklısı var mı?

Belleğim beni 2009 yılının sonuna götürdü.

Kumpasların biri diğerini izlerken her biri doludizgindi.

Dokunulmaz denilenlere dokunmaya doyamayan emperyal işbirlikçilerin hedefinde kozmik oda vardı.

Türk devletinin en gizli bilgilerinin, savaş ya da seferberlik durumunda yapılacakların ve elbette sayısız görevlinin adları devletin gizli olması gereken belleğindeydi.

Zorladıkları her kapının açılmasından güç alan örgütün sözde savcıları gözlerini kozmik odaya dikmişti.

Buraya girilerek bir yandan gizli bilgiler emperyal güçlere iletilmesinin yolu açılırken diğer yandan da gövde gösterisi yapılması amaçlanıyordu.

Buranın kapısını açan dönemin genelkurmay başkanı kendi tutuklanmasının önüne geçemese de sonraki yıllarda en hızlı Atatürkçü oldu. Yazdığı kitaplar peynir ekmek gibi sattı.

Pek az insanın aklına ona bu olayı sormak geldi.

Bundan 15 yıl önce gizlisi, saklısı ortalığa saçılmış bir ülkenin son komisyon toplantısındaki “gizlilik” tutkusu yersiz ve gereksizdi.

Toplantıda verilen bilgilerin başka ülkelerin eline geçmesi söz konusu değildi oysa.

Çünkü, o bilgiler İmralı’yla yakın çalışmanın ürünüydü. Bilmemesi gerekenler tarafından oluşturulmuşlardı.

Böyle bir durumda gizlilik kararının biricik amacı bilmesi gerekenlerden, Türk Milleti’nden saklamaktı.

Dokuz aydır gösterimde olan “Terörsüz Türkiye” tiyatrosunda ileri gelenlerin diline doladığı “silahların bırakılması karşılığında bir şey vermiyoruz” yalanının sonuna gelinmişti komisyonun oluşturulmasıyla.

Zaman verileceklerin verilme, başka deyişle ödeşme zamanıydı.

Her ödeşme gibi bunda da alanın vermesi kaçınılmazdı.

Gizlisi, saklısı kalmamış Türkiye’de “gizlilik”ten anlaşılması gereken milleti uyandırmamaktan başka bir şey olmasa gerektir.

Azim ve Karar, 09.08.2025