DEMLENMEK

DEMLENMEK
23 Aralık 2025 15:29
15
A+
A-

Suay Karaman

TBMM’de, ‘Terörsüz Türkiye’ masalı nedeniyle yasaya aykırı olarak kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na, grubu bulunan siyasi partiler raporlarını sunmaya başladılar. CHP’nin sunduğu rapor, seçim bildirgesine benzemiş ve iktidara geldiklerinde neler yapacaklarını içermektedir. AKP ve MHP’nin raporlarında da konuyla ilgili fazla ayrıntıya girilmediği görülmektedir.

99 sayfa olarak hazırlanan DEM Partinin raporu ise sanki ABD Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack ile birlikte hazırlanmış izlenimi vermektedir. Çünkü aylardır aymaz büyükelçinin söyledikleri DEM partinin raporunda görülmektedir. Zaten PKK terör örgütünün arkasındaki gücün ABD olduğu bilindiği için, rapordaki benzerlikler de şaşırtıcı değildir.

DEM Parti raporunda anayasanın başlangıç bölümünün yeniden yazılması, anayasadan Türklük tanımının çıkartılması, anadilde eğitim isteği, bebek katili terörist başı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması, PKK terör örgütü üyelerinin affedilmesi ve iş verilmesi, cumhuriyete karşı isyan eden Şeyh Said, Seyid Rıza, Said Nursi gibi hainlerin mezar yerleri açıklanarak, olmayan itibarlarının geri verilmesi, ulus devletin sona erdirilerek yani üniter yapının yerine federatif bir yapı kurulması gibi akıl ve mantıkla çelişen istekler bulunmaktadır.

Bugün ülkemizdeki tüm yurttaşlarımızın yasal ve anayasal güvenceleri vardır. Kürt kökenli yurttaşlarımızdan subay, doktor, mühendis, avukat, rektör, genel müdür, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı olanlar varken, raporun 24. sayfasında “Kürtler, özellikle Türkiye’de halen yasal ve anayasal güvenceye kavuşmasa da…” yazmak ahlaklı bir davranış biçimi değildir. Buna benzer bazı yanlışları ve tutarsızlıkları rapor diye sunmak, ihanetle açıklanabilir.

Terörist başı Öcalan için umut hakkı istemek de doğru değildir. Umut hakkı, ömür boyu hapis cezası alan mahkumların iyi hal göstermesi durumunda, cezasının kalan süresinin yeniden değerlendirilmesini ve serbest kalma olasılığını ifade eder. Abdullah Öcalan hakkında yakalandığı 1999 yılı öncesinde işlediği suçlar nedeniyle ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verildi ve şimdi cezasını çekmektedir. Ancak Öcalan’ın, cezaevindeyken tekrar PKK terör örgütüne talimat verdiği ve terör örgütünü yönettiği ortadayken, hakkında yeniden dava açılmadığı için, şimdi umut hakkından yararlandırılmak istenmektedir. Elli binden fazla insanın katilinin yeri İmralı adası değil, hücre olmalıdır.

Yıllardır Kürt sorunu diyerek içini dolduramayanlar toprak ağalığı, feodalizm, aşiret ve şeyhlik hakkında hiç konuşmamaktadır. Ülkemizde sorunlar çoktur; eğitim, hukuk, ekonomi, sığınmacı göç, terör gibi birçok sorun vardır ama en önde geleni ise ihanet sorunudur. 

Şimdi DEM Partinin ne olduğu, kimlere hizmet ettiği ortadayken, böyle bir partiye övgü düzmek, ulusalcılıkla ve Atatürkçülükle açıklanamaz. CHP Genel Başkanı 12 Aralık 2025 tarihinde bir televizyon kanalında şunları söyledi: “bizim DEM’le ilişkileri bozma lüksümüz yok. Bu siyasi çıkarlar açısından değil, Türkiye’nin ortak geleceği, çözüm, barış ve demokrasi umudu, baskılardan kurtulmak ve birlikte ortak yarına yürümek için DEM ile CHP ayrı düşemez. Hatta sandıktan ümidi olan kimse birbirinden ayrı düşemez.” Bunun yanında “CHP ve DEM, Baas rejimlerinin çökmesinden sonra bölgenin seküler iki partisiyiz” açıklaması ise, bilgisizlik ve tutarsızlık barındırmaktadır. DEM Partiye laiklik vurgusu yapmak, cehaletle bile açıklanamaz. Cumhuriyete karşı ayaklanan aşiret ağalarını savunan, ümmet sistemini öven bir siyasi partinin laik olmadığı kesindir, zaten dini siyasette araç olarak kullandığı bellidir.

Miting meydanlarında “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisiyiz” gibi sözler söyleyeceksiniz ama DEM Partinin hazırladığı ihanet raporu ile yan yana duracaksınız, “DEM ile CHP ayrı düşemez” diyeceksiniz. Lozan yerine Sevr’i dayatanlarla birlik olacaksınız ama sıkışınca “Atatürk’ün partisiyiz” diyeceksiniz. Bu tutarsızlık ülkemizi bölünmeye götürür. ‘Kurucu partiyiz’ diyerek sadece geçmişle övünmek yerine, bugünkü ortamda doğru ve ileriye dönük yaptırımlarda bulunmak gerekir. Demlenerek, ulusalcılık da siyaset de yapılmaz.

DEM Partinin kendisi de, hazırladığı rapor da devletimizin temel niteliklerini aşındıran hedefler ortaya koymaktadır. Bu durumda cumhuriyeti savunduğunu söyleyen bir partinin yapması gereken en önemli şey kırmızı çizgiyi net biçimde ortaya koymaktır. Eğer hiçbir kırmızı çizgi ortaya konulmazsa, bu durum siyaseten teslimiyet anlamına gelir ve emperyalizmin verdiği görevleri yerine getirmekle eş anlamlıdır. Eşsiz liderimiz Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet yıkılacak ve yerine ne olduğu belli olmayan yenisi kurulacak; Atatürk’ün partisi de bunu seyredecek. Bu ihanete dur demek için ne bekliyoruz? Demokratik ve laik cumhuriyetten, Atatürk ilke ve devrimlerinden yana olanların, bu konu üzerinde detaylı olarak düşünmelerinin ve gereğini yapmalarının zamanıdır. İşte bu nedenle öncelikle Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 106. yılında 27 Aralık Cumartesi günü saat 14.00’da Türk Milleti’nin Anıtkabir’de buluşması çok önemli bir ilk adımdır.

Azim ve Karar, 22 Aralık 2025