BİR UTKU, BİR BOZGUN

BİR UTKU, BİR BOZGUN
8 Eylül 2025 20:14
30
A+
A-

Ceyhun Balcı

Dün (07.09.2025) iki zıtlık birkaç saat arayla yaşandı. Önce sevindik, sonra üzüldük!

Ata’nın kızları dünya ikinciliğiyle taçlandırdı süreklilik kazanan başarılarını. (Filenin Sultanları nitelemesini sevmiyorum. Sultanlık tarihte kaldığına göre çağdışı bir adlandırma olduğu için.)

Kanlı ay tutulması gecesi bizim için futbolda da kanlı geçti.

Kırk yılı aşkın zamandan sonra Türk milli takımı kendi evindeki en ağır yenilgiyi aldı İspanya karşısında.

Futbol öteden beri, ama özellikle de son yıllarda giderek kirlenen, yozlaşan bir alana dönüştü. Lümpen kültür imparatorluğu olarak da nitelenebilir futbol.

Futbol lümpenlikten beslenirken lümpenliği besleyen bir kaynağa da dönüştü ülkemizde.

Bunca soruna karşın halâ ilgi görebiliyorsa, futbolun araçsallaşması kaçınılmazlaşıyor.

Şampiyonluk açlığı çeken Fenerbahçe’den örnek vereyim!

Ali Koç yönetimi boyunca değiştirilen teknik direktör sayısı iki elin parmaklarının sayısını aşmış. Omuzlarda karşılanan ama kurtulmak için gönderilen futbolcu sayısı ise üç basamaklı olmuş. İşe yaramayacaktıysa niye aldınız diye soran da olmamış belli ki.

Gömlek değiştirmeye eşdeğer teknik direktör ve futbolcu değişiklikleri elbette parasal kaynak gerektiriyor. Son teknik direktör Maurinho’nun sözleşme bitimi beklenmeden gönderilmesinin kulübe, dolayısı ile ülkeye faturası 15 milyon Avro. Sokağa atılan para da denebilir.

Futbol ortamımızın kötülük üretmesine örnek olarak bir ünlü topçumuzun milli takım uçağında gazeteciye fiziksel saldırısından söz edelim. Bitmedi. Aynı kişi cinsel saldırıya eşdeğer bir başka olayın kahramanı da olmuştur.

İnsan içine çıkamaması gereken bu lümpenlik anıtının Türkiye’de teknik direktörlük yapmış olması yetmemiş olmalı ki bir Avrupa takımının başına geçmiş olması ibretlik olsa gerektir.

Ata’nın kızları…

Diğer yanda ise, Ata’nın kızları namlı kadın voleybolcular. Dürüst oynayan, formasında taşıdığı Ayyıldız için canını dişine takan gülen aydınlık yüzler.

Hem kulüp hem de milli düzeyde dünyanın doruğuna tırmanmış kadın voleybolcularımız.

Birkaç yüz sözcükle konuşmayı yeterli sayan sözünü “önümüzdeki maça bakıcaz” diyerek bağlayan futbolcu sığlığı karşısında İngilizce konuşabilen kadın voleybolcular.

Bir güne sığan iki zıtlık!

Hem kötüyü hem iyiyi aynı günde yaşamak çelişkili olsa da öğretici.

Uzunca süredir öne sürdüğüm bir görüş var!

Türkiye’de doğru giden az sayıdaki işten birisidir voleybol.

İyiyi simgeleyen voleybol kötünün ve çirkinin ete kemiğe büründüğü futbola örnek olsun.

Savurganlıktan ve akıldışılıktan sıyrılarak başlanmalı işe.

Azim ve Karar, 08.09.2025