ATATÜRK, ÖĞRETMENLER VE KADINLAR…
Süleyman Çelik
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olup da Atatürk’e minnet, şükran ve saygı duymayanlar, Haçlı emperyalistler tarafından satın alınmış hainler ile zekaları ve eğitimleri bu hainlerin yalanlarını algılayabilecek düzeyde olmayanlardır!..
Bunu kabul ediyorum, ama zeka ve eğitim düzeyleri düşük de olsa, kadın ve öğretmenlerin Atatürk karşıtı olmalarını aklım almıyor!..
Çünkü Atatürk bu kesimdekilere o kadar haklar vermiş ve onları o kadar yüceltmiştir ki eğitim düzeyi ne kadar düşük olursa olsun, bir insanın zeka düzeyi bunları algılayamayacak/ anlayamayacak kadar düşük olamaz!..
Bu konuda bazı örnekler vermek istiyorum..
***
Özellikle kadınların Atatürk karşıtı olmalarını anlamak olası değil.
Çünkü, O’ndan önce:
hayvanların bile sayılımı yapılırken, nüfus sayımında kadınlar sayılmıyordu; Atatürk kadını erkekle eşit yurttaş yaptı ve konuşmalarında her zaman kadını yüceltti…
Kadınlar mahkemelerde tanık olamıyorlardı; şimdi yargıç, savcı, avukat olabiliyorlar…
Kadınlara, o zaman birçok Avrupa ülkesinde bile olmayan, “seçme ve seçilme” hakkını verdi…
Bir erkek 4 kadınla evlenebiliyor, sayısız cariye alabiliyor ve “boş ol” deyince istediği eşini boşayıp sokağa atabiliyordu; şimdi çok eşlilik yok ve boşanma konusunda kadın- erkek eşit. Yani kadın da boşanmak isteyebiliyor…
Diğerleri bir yana, üzerine kuma alınması bir kadın için ne kadar büyük aşağılama!..
Bir insan bunu nasıl algılayamaz!..
Demek ki insanlık onurundan o kadar yoksunlar ki günümüzde bazı kadınlar, hem de yüksek öğrenim görmüş olanlar, Cumhuriyet için “100 yıllık reklam arası” gibi laflar edebiliyorlar!..
Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin artmasının nedenlerinin arasında, Atatürk’ün yolundan ayrılmış olmamızın da etkisi yok mudur?..
***
Öğretmenlere gelince:
Atatürk:
“subay olmasaydım, öğretmen olmak isterdim” demiştir…
Her gittiği yerde, öğretmenlerle özel olarak sohbet tarzında toplantılar yapmış, onların çayını içmiş ve sorunlarını dinlemiştir…
Şimdi öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığının önüne yaklaştırılmıyor!..
Atatürk zamanında, bir İle bir öğretmen atandığında, Milli Eğitim Bakanı İlin valisine bir telgraf çekerek, öğretmeni garda karşılamasını istiyordu…
Şimdi öğretmenler sorunlarını anlatmak için bile valilerle görüşemiyorlar…
Her yıl bütçe görüşmelerinde, Atatürk milletvekili aylıklarının öğretmen aylığından fazla olmamasına dikkat edilmesini isterdi!..
Günümüzde öğretmen aylığı milletvekili aylığının kaçta kaçı?
Bir de sözleşmeli öğretmenler var!..
Aylıkları asgari ücreti de altında…
Tatillerde onu da alamıyorlar…
Öğretmenlik mesleğinin “ö”sünden habersiz aptallar da öğretmenlerin, haftalık ders saatlerini ve yaz tatillerini hesap edip, “günde kaç saat çalıyorlar ki?” diyerek öğretmenlik mesleğini katiplikle karşılaştırıyor!..
***
Atatürk, bireysel tercihi olduğu için değil, sağlıklı bir toplum ve “çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkacak” bir ulus yaratmak ülküsünü gerçekleştirmek için, kadınlara ve öğretmenlere değer vermiş, onları saygın bir konuma getirmeye çalışmıştır…
Çünkü kadınlar ve öğretmenler, toplumların geleceğini oluşturan çocukların ve gençlerin eğitiminden birinci derecede sorumludurlar…
Bunu, “öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kuşaklar istiyor” sözleriyle ifade etmiştir…
Atatürk’ten sonra kadınlara ve öğretmenlere değer verilmediği için çocukların, gençlerin ve de toplumun durumu ortada!…
***
Tüm bu koşullara karşın, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kuşaklar” yetiştirmeye çalışan Atatürk’ün öğretmenlerini saygıyla selamlar, 24 Kasım öğretmenler gününü kutlarım…
Azim ve Karar, 24.11.2025