SEYİT RIZA AŞKI
Ceyhun Balcı
Bir yanda Şeyh Sait, İskilipli Atıf ve Saidi Nursi! Dinci gericiliğin diriltilmeye çalışılan süpürüntüleri.
Diğer yanda, Seyit Rıza!
Yobazın kahramanı olur da emperyal maşası etnikçinin, feodal sevicinin ve elbette kendini solcu sanan ayak takımının olmaz mı?
15 Kasım’ı KKTC’nin kuruluş günü bilirdik.
Yukarıda sıraladığım tayfa sayesinde Seyit Rıza haininin asıldığı gün olduğunu da öğrendik.
Açılımda yol almakla yetinmeyenler Seyit Rıza’yı öne sürerek el yükseltiyorlar.
Hem yobaz hem de etnikçi tayfa kahramanlarını ileri sürse de içten içe dayanışma ve işbirliği içindeler.
Ortak paydaları Cumhuriyet yıkıcılığı!
Seyit Rıza Osmanlı’nın yıkıldığından habersiz gibidir.
Geçmişte olduğu gibi devlete haracımı verir, kula kulluğu başka deyişle feodaliteyi sürdürürüm düşüncesindedir.
Cumhuriyet böylesi bir seçeneğe göz yumacak değildir.
Lozan’ı ve Cumhuriyet’i bir türlü içene sindiremeyen İngilizlere de güvenerek kanla, canla kurulmuş devlete silah çeker.
Darağacında biter sonu belli serüveni.
Bugün gelinen şizofrenik ortamda kahramanlaşabileceğini kendisi de öngöremezdi.
Seyit Rıza bahanedir.
Tunceli’ye heykeli dikilmiş olan bu feodal artık birilerinin kalkanı olarak işlev görmektedir.
Seyit Rıza’nın devlete başkaldırmış olmasından söz etmeyenlerin acıklı masallar anlattığı bugünlerde acı olan bu masalları dinleyenlerin çıkabilmesidir.
Çok daha kötüsü bu mide bulandırıcı masalların kurucu parti vekili Orhan Sarıbal tarafından da anlatılmasıdır.
Kurucu partinin bir önceki başkanının bu işteki rolü unutulmamalı.
Hani şu Tunceli diyemeyip, her fırsatta Dersim demeyi hüner bilen dürüstlük anıtı var ya!
Dürüstlüğü cüzdanla sınırlayanlara inat dürüstlüğün vicdanlı olmakla da sınandığını haykırma zamanıdır.
Tunceli’ye Dersim diyebilmek için vicdansız ötesi olmak gerekir!
Vicdansızın dürüstlüğü mü?
Gülüp geçerim…
Seyit Rıza aşkıyla yanıp tutuşanların üstesinden gelemediğimiz sürece bize rahat yok!
Azim ve Karar, 16.11.2025