KUCAKLARINA BİR ARAÇ KOYDULAR

Recep Akdur
TBMM Başkanlığınca, 25 Temmuz 2025’de siyasi partilere gönderilen “Terörsüz Türkiye Komisyonu” kurulmasına ilişkin yazının tam metni kamuoyu ile/bizlerle paylaşılmadı. Bu nedenle de Komisyonun adı, amacı, çalışma koşulları, çalışma konuları açıkça belli değil. Komisyonu kuranların bile bunları açıkça bildiğine ilişkin belirtiler yok. Ama kurduranların amaçları ve hedefleri belli.
İşin ilginç tarafı bu soruların yanıtlarını siyasi partiler de bilmiyor. Biliyorlar ise de kamuoyunun bilgisizliğinden yararlanarak kendilerine/kendi algılarına ya da beklentilerine göre yanıtlıyorlar.
Bizlere verdikleri örnekler gibi bir örnekle anlatmak gerekirse; iktidar (egemen güçler) siyasi partilerin kucağına bir araç koydu. Şimdilik bu aracın nasıl çalışacağı, ne işlev göreceği ve neyi hedeflediği belli değil. Buna rağmen partilerden üçü bu aracın kullanılmasını şiddetle istiyor, diğer üçü ise şiddetle karşı. Ana muhalefet ise bu aracın ne olduğunu görmek, öğrenmek ve kendi düşünceleri yönünde kullanıp kullanamayacağı test etmek için kucakladı. Onun da ötesinde araca ortak oldu. Hukuki deyişle, bu araca hukukilik kazandırdı.
Hemen çalışmaya başlayacak olan bu aracın adı partilere göre farklı. İktidar ve adına konuştuğu söylenen MHP buna “Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” diyor. CHP ise “Toplumsal Barış, Adalet ve Demokratik Mutabakat Komisyonu” olarak adlandırıyor. Şiddetle karşı olanların başını çeken İYİ Parti, herhangi bir isim önerisinde bulunmamakla birlikte bu aracın bir “ihanet süreci aracı” olduğunu söylüyor.
Şurası kesin ki İktidar bu aracı bilerek, isteyerek bir kısım amaçlarını gerçekleştirmek için kucaklara attı. İktidarın bu amaçları tam olarak gerçekleşmese bile, uzun bir süre bu komisyonu kilitleyecek. Bir yandan milletti oyalarken/gerçek sorunları gizlerken öte yandan da kendi algılarının/düşüncelerinin için propaganda aracı olarak kullanacak. Her hâlükârda bu işten iktidarın/ Cumhuriyet karşıtlarının karlı çıkması bekleniyor.
Çözüm birlikten ve kamuoyunun Cumhuriyeti sıkı sıkı sahiplenmesi ve savunmasından geçiyor. Bunun yerine bekleyelim görelim denilerek, kucaklara konulan oyuncaklarla/ beyinlere sunulan umutlarla oyalanmak en azından zaman kaybı. Daha da kötüsü kitlelerin umutsuzluğa kapılması.
Azim ve Karar, 03.08.2025