KGB KISKACINDAKİ TÜRK GENÇLİĞİ

KGB KISKACINDAKİ TÜRK GENÇLİĞİ
9 Aralık 2025 14:21
2
A+
A-

KGB mi kaldı diyenler yazıyı sonuna dek okusun derim.

Yazının esin kaynağı ünlü tarihçi İlber Ortaylı’dır.

Türk gençlerine öğütler kapsamındaki görüşlerini okuyunca bu yazının ana fikri ortaya çıkmış oldu.

Özetlemek gerekirse!

Ortaylı, Avrupa ve özlem duyduğunuz başka ülkeler bildiğiniz gibi değil. Ülkenizde kalın demiş. Özü bakımından saygı duyulası görüşler hiç kuşkusuz.

Gençlerin dışa göçünü yabancı istihbarat örgütlerinin, hükümet jargonuyla nitelemek gerekirse “dış güçlerin” özendirdiğini eklemeyi de unutmamış Ortaylı.

Hemen her uğraştan gencin ve hatta onlara eklenen herhangi bir işi ve becerisi olmayanların yurtdışı tutkusu “oturun oturduğunuz yerde” yollu öğütlerle bastırılabilir mi?

Kuryelik!

Garsonluk!

Baristalık!

Türk gençliğinin önüne konan üç bol kazançlı(!) ve saygın(!) kolayca bulunabilecek iş!

Bunları beğenmeyenler inşaat ve temizlik işçiliği de yapabilir.

Ortaylı, kendisi gibi tarihçi olmuş gençlerin öğretmen olarak atanmadıkları durumda ne işler yapmak zorunda kaldığını araştırmış mıdır sorusunu ben eklemiş olayım.

Türk gençleri her ne iş yaparlarsa yapsınlar güvencesizlik ortak paydasında buluşurlar.

Türkiye’de trafiğe kayıtlı taşıtların beşte biri iki tekerlekliymiş. Kuryelerin bu çokluktaki payı yadsınmaz olsa gerektir.

Bir yandan yoğun trafik diğer yandan işverenin hız baskısı kuryeliği çok tehlikeli iş yapmaya yeter de artar.

Bu denli tehlikeli iş yapanların sosyal güvencesi olduğunu düşünebilirsiniz doğallıkla.

Haksız sayılmazsınız!

Ancak, bu tehlikeli iş kolunun çalışanlarının önemli çoğunluğu SSK kapsamında çalıştırılmamaktadır. Her birisi serbest meslek kapsamında yapmaktadır işini. Başka deyişle BAĞKUR çatısı altındadır kuryeler. Verdikleri hizmet karşılığında patrona fatura keserek alırlar hak edişlerini.

Patronsever sistemin harika buluşudur.

Kuryeler çoğunlukla gençtir.

Dolayısı ile başlarına bir şey gelene dek sağlık güvencesi gereksinimi duyacaklarını öngörmezler. Buna bağlı olarak, BAĞKUR primlerini ödemeyi aksatırlar.

Soğuk algınlığına tutulsalar hekime başvurmaları cepten harcama gerektirir.

Olmaz ya oldu diyelim!

Trafik kazası geçirir de sağlık hizmeti almaları gerekirse hatırı sayılır harcama yapmaları gerekir. İyileşene kadar günlerce, haftalarca ve belki de aylarca çalışamayacak olma olasılıklarını akla getirmek bile ürkütücü!

Ülkenin önde gelen gereksinimi hekimlere “giderlerse gitsinler” diyebilen iktidarımızı unutmayalım.

Ortaylı’nın tarihçiliğine, teatral ve sürükleyici retoriğine şapka çıkartılır.

Pek çoğumuzun herhangi bir ortamda Ortaylı’ya rastladığında onu tutkuyla izlediği de gerçektir.

Türk gençlerine “ülkenizin değerini bilin, bir yerlere gitmeyin” tadında öğüt vermek hiç kuşkusuz iyidir, hoştur.

Ancak, yine de yabancı istihbarat örgütlerinin baskısıyla birlikte Türk gençliğini KGB kıskacından kurtarmak da önceliğimiz olmalı değil midir?

KGB’den kaçanlar BND(*)’ye tutulmasınlar diye!

(*)   Alman İstihbarat Örgütü