DEPREMDE ÖLMEK Mİ KALMAK MI?

Ceyhun Balcı
Başlıktaki soruyu kime yöneltseniz kalmak ister bu dünyada. Her ne kadar çileli de olsa yaşam ve can tatlıdır.
Sındırgı merkezli 6.1 büyüklüklü deprem deprembilimci Övgün Ahmet Ercan’a göre 8 şiddetinde etkiye yol açmış.
Yine, Ercan’a göre kısa süre önce Kamçatka’da kayda geçen 8.8 büyüklüğündeki depremin şiddeti çok düşük düzeyde olmuş. Böylesine, insanlık tarihine geçmeye aday büyüklükte bir depremde ölen olmaması son derece anlamlıdır.
6.1 büyüklüklü depremde ölüm utanç duyulması gereken bir sonuçtur.
Komisyon tiyatrosuyla oyalandığımız bugünlerde deprem uyarıcı olmalı.
Cambaza bak tadındaki gösteriyi bırakıp gerçeklere odaklanma zamanıdır.
Sındırgı depremi bir can aldı.
Çok sayıda yapı yıkılmasa da içinde barınılamaz duruma düştü.
Her deprem sonrasında çalınan plak bir kez daha dinletilir oldu.
“Kentsel dönüşüm!”
Kimlik siyasetinin olağan sonucu olan bölünme, parçalanma ve ayrışma Türkiye’nin gündemi olmamalıdır.
Ülkenin gündemi ekonomi politik olmalıdır.
Az gelişmişlik ve elde edilen gelirin hakça paylaşılamamasını konuşmanın ve tartışmanın tam da zamanıdır.
En az aylığın 22.000 TL olduğu, emeklilerin önemli bölümünün yirmi bin TL’yi bile bulmayan niceliklerle yaşamını sürdürmek zorunda kaldığı Türkiye’de pusulası kimlik siyaseti olan komisyon kime ne verecek?
Bu komisyonun olasılıkla alacağı kararlarla yaşama geçirilecekler açlara aş, işsizlere iş mi verecek?
Ya da insanca yaşama yetmekten uzak aylıkları sıçratacak mı?
Türkiye bir deprem ülkesi!
Ülkemizin her fırsatta yağmaya, talana açılan güzelliklerini depremselliğine borçluyuz.
Doğanın ve yaşamın efendisi olmaktan vazgeçip, onun bir parçası olduğumuzu akıl edebilecek miyiz?
Doğa her fırsatta bizleri uyarmayı sürdürüyor.
Aklımızı başımıza toplamamızın gerekliliğini her fırsatta anımsatıyor.
Biz ne yapıyoruz?
Ne güncel gerçeklikle ne de yaşamın gerekleriyle bağdaşmayan yapay gündemlerle zaman yitiriyoruz.
Hiç zaman yitirmeksizin aklın yoluna dönme zamanı gelmiştir.
Türkiye’nin kimlik sorunu yoktur.
O sorun bundan 100 yıl önce MilliMücadele’yle, onu izleyen Cumhuriyetle ve devrimlerle çözüme kavuşturulmuştur.
Türkiye’nin güncel sorunu kaynakların akılcı ve kamucu kullanılmaması, hakça paylaşılmaması ve az gelişmişliktir.
Bu yaşamsal sorunları bir an önce çözüme kavuşturmak birliğimizin, dirliğimizin ve varlığımızın güvencesi olacaktır.
Depremde “ölmek” ya da “kalmak” her şeyden önce bir ekonomi politik sorunudur.
Azim ve Karar, 11.08.2025