COP 31

COP 31
28 Aralık 2025 00:12
3
A+
A-

COP, Türkçeye “Taraflar Konferansı” olarak çevrilebilir. Birleşmiş Milletler öncülüğünde 1995’ten bu yana her yıl bir ülkenin kentinin ev sahipliğinde bir araya gelen ülkeler iklim değişikliğinin yarattığı sorunları görüşüyor.

Dilekler bol olsa da somut adımlar yok düzeyinde denebilir.

Bir tür “dostlar alışverişte görsün” durumu!

Bu arada, iklim değişikliğini önemli ölçüde etkilediği varsayılan karbon salınımı da bu görüşmelerin önde gelen başlıklarından biri oluyor.

İlki 1995’te Almanya-Bonn’da yapılmış.

COP 31, önümüzdeki yıl Ekim’de Antalya’da yapılacak.

Gururlanalım, ama düşünmeyi unutmayalım!

Bu kez sıra dışı bir durum yaşandı.

Ev sahibi Türkiye’yken konferans başkanlığı koltuğunda Avustralya oturacak.

Bugüne dek buna benzer bir durum yaşanmamış.

Bunun nedeni şuymuş.

COP toplantısı için harcanacak para (650 milyon-1 milyar USD) Avustralya kamuoyunu rahatsız etmiş. Bu rahatsızlığın yarattığı baskı Avustralya yönetimini ev sahipliğinden vazgeçmeye zorlamış.

Ne yardan ne serden vazgeçmek istemeyen Avustralya ev sahibi Türkiye, başkan ben olayım demiş. Böylece, bir yandan kamuoyu baskısı savuşturulurken diğer yandan “başkanlık” elde tutulmuş.

Büyük başarı!

Bizim “itibardan tasarruf olmaz” ilkemizden yararlanmış olabilirler mi diye düşünmekten alamıyor insan kendisini.

Önceki COP buluşmaları listesini gözden geçirince toplantıların çoğunlukla karbon salınımı yüksek ülkelerde yapıldığı dikkat çekiyor. Varsıllıkla doğru orantılı olduğu ve toplantı giderleri göz önüne alındığında bunda şaşılacak durum yok.

Diğer yandan, milyar dolara varan harcamanın karbon salınımı olmadan gerçekleşmesinin zorluğu da göz önüne alındığında bir yaman çelişki yakalanmış olur.

Önceki yıllarda, ülkeler için karbon salınım kotası belirlendiği bilgisine rastlamıştım bir kaynakta. Ne iyi, demeden önce izleyen tümceyi okuyun derim.

Karbon salmaya doyamayan ABD, yeterince karbon salamayan bir Afrika ülkesinin kotasını satın almak istemişti.

Neresinden baksanız akla zarar bir durum değil mi?

Yoksullukla sınanma aşamasını geçen, açlıkla sınanmaya başlayan ülkemiz insanının bunca zorluk içinde ülkemizi yönetenlerin bu kadar parayı COP 31 gibi amacı ve hedefi belirsiz, belirli olsa da sonuçsuz bir etkinliğe yatırmasını sorgulayacak hali yok hiç kuşkusuz.

Bu durumda, yönetenlere dikensiz gül bahçesinde zahmetsizce dolaşmak kalıyor.

COP 31 toplantısı için harcanması olası paranın şimdiden birilerinin iştahını kabarttığını öngörmek abartı olmayacaktır.

Bunca beceriksizlik içinde en iyi yaptığımız işlerden biri olan “hizmet” elbette bedelsiz verilmeyecek.

Yandaşlar, candaşlar, onlara eklenen başka kayırılanlar COP 31’i iple çekmeye başlamışlardır.

Bu hizmet sunumunda hiç kimsenin aklına karbon salınımını sorgulamak değil düşünmek bile gelmeyecektir.

ETİKETLER: