ŞİRKETOKRASİ

Geçmişte yargının ve yasamanın bir ölçüde koruyabildiği kamu yararının, gözetilmesi bir yana adından bile söz edilemez oldu. Böylelikle kamu yararı gözeticiliği önemli bir kalesini yitirmiş oldu.

Böyle bir ortamda en büyük darbeyi emekçi haklarının aldığı görüldü. Cumhurbaşkanı Türkiye’de grev yapıl(a)mıyor oluşunu övünç gerekçesi saydı.

ŞİRKETOKRASİ
27 Mayıs 2025 14:32
89
A+
A-

Ceyhun Balcı

Cumhurbaşkanı, tek kişilik yönetime geçildiğinde devleti şirket gibi yönetme sözü vermişti. Elbette bunu bir olumluluk olarak yansıtmıştı.

Daha önce başlayan devlette şirketleşme son 7 yılda hız kazandı.

Özelleştirmeler sonrasında ortada devletin adından başka bir şey kalmamıştı. Hemen tüm kamu hizmetleri rekabetin kırıntısının bile olmadığı ortamda şirketlerce verilmeye başlamıştı.

Bunlar olurken, devletin üzerinde durduğu yasama-yürütme-yargı sacayağı da değişime uğradı. Yargının ve yasamanın yitirdiği güç yürütmeye geçti.

Geçmişte yargının ve yasamanın bir ölçüde koruyabildiği kamu yararının, gözetilmesi bir yana adından bile söz edilemez oldu. Böylelikle kamu yararı gözeticiliği önemli bir kalesini yitirmiş oldu.

Böyle bir ortamda en büyük darbeyi emekçi haklarının aldığı görüldü. Cumhurbaşkanı Türkiye’de grev yapıl(a)mıyor oluşunu övünç gerekçesi saydı.

Yapılabilen az sayıdaki grev ya belediyelerde ya da parmakla sayılacak azlıktaki özel sektör işyerlerindeydi. İktidarın elindeki yerel yönetimlerde grev akla bile getirilemezken tek tük görülen direnişler kaba güçle karşılık buldu.

Mehmet Türkmen

Birkaç ay önce Gaziantep’te dokuma işçilerinin sendikal önderi Mehmet Türkmen aynı zamanda AKP milletvekili olan işverenle kamuoyuna yansıyan tartışma sonrası tutuklandı. Yok yere günlerce tutuklu kaldı. Ortada suç yokken yapılan tutuklamanın amacı gözdağı vermekti.

Yargının geçtiği peşin yaptırım evresinde herhangi bir suç yüklenemeyecek ve mahkemede aklanacağı kesin olsa da Mehmet Türkmen çoktan gözdağı yaptırımına uğratılmış oldu.

Geçtiğimiz 1 Mayıs’ta hemen her şeyin gündem olduğu, konuşulduğu koşullarda Mehmet Türkmen adı işitilmedi bile.

Sendikal etkinlik zaten olanaksıza eşdeğer konuma getirilmiş olmakla birlikte özellikle iktidara yakın kimselerin sahipliğindeki işyerlerinde sergilendiğinde önü yargı sopasıyla kesiliyor.

Buna bir de kaba güç eklendi!

Ömer Eğrek

Bu ortamda bir emekçinin başına gelen olay çok daha yürek yakıcı oldu. Ömer Eğrek hakkını aramak için yine iktidara yakın bir holdingin kapısına gitmişti.

İçeri giremeden kapıdaki görevlilerce dövülerek öldürüldü.

Her iki olayın da iktidara yakın işyerlerinde yaşanmış olması rastlantı olabilir mi?

Bir yandan özgürleşip, demokratikleşirken hak aramanın suç sayıldığı peşin yaptırıma uğratıldığı, sınır tanımazca hak arayanın canının alındığı Türkiye gerçeği haykırır gibi görmeyenin de gözünün içine sokuyor olan biteni.

Kamucu anlayışın unutulduğu, hemen her ortamda şirketokrasinin egemen kılındığı günümüzde şirketlerin şiddete başvurmasına şaşırılmamalı.

Koşar adım yıkıma götürülen Türkiye’de sağcısıyla, solcusuyla ve ortayolcusuyla siyasi oluşumların kayıtsızlığı ayrıca ürpertici.

Azim ve Karar, 27.05.2025